6 Kasım 2010 Cumartesi

6 Kasım 2010, I, Vaijinismus Sizi Yenmeden

İyileşecek hastanın doktor ayağına geliyor.

Güzel bir cumartesi günü, işe gidilmiş, sonrasında Lucca'da içkiler içilmiş. Eve uğranmış tekrar Lucca'ya gidilecek:)
Aradaki vakti günlük yazıma ayırıyorum.

Koymuşum Gray Goose vodkamı, sek. Zerzevat narenciye sıkacak halim yok basmışım üzerine Doğanay Limon suyunu.
Fonda Beethoven sonata no 17, yani Tempest.
Yazmak için bundan daha güzel bir ortam olabilir mi?

Zaten kafa hafif güzel, klavye elimin altından kayıyor, vucutta genel anlamda bir titreme var. Alkollü araba kullanıyormuşum gibi pislik bir his var içimde. Biraz kıllanmıyor değilim.
Üç günlük bir alkol maratonunun ardından vucut çökmüş durumda. Surat şiş, göbek sulanmış.
GrayGoose-Doğanay'ımdan bir yudum aldım, benden iyisi yok.
------
İki günlük blog yazarının şımarması ne demek? İşte bu demek. Sayfanın kenarında gördüğünüz abuk reklamlar bu işin bir sonucu.
Belirli bir okuyucu sayısına ulaşıp da " bu iş tamamdır" dedikten sonra Google'ın "kazanç sağla" başlıklı gadgetini tıklama dürtüsü geldi içimden.
Büyük paralar hayal ettim(henüz elime geçen miktar 0.00). Vazgeçmeyeceğim.

-------
AdSense diye bir program var, yazı türü ve okuyu kitlesini sense edip alakalı reklamları sayfaya koyuyor sistem ve her tıklamada belirli bir komsiyon veriyor.
Bayıla bayıla kaydoldum.
Kamda Louis Vuitton, Hermes, Mercedes gibi markaların vereceği reklamlar vardı. Sistemi açmadan bir gün önce ise Visam Lord başlıklı yazımı yazmıştım. Sistemin yapılanması için gerekli olan bir kırk sekiz saat e ihtiyaç olduğunu belirten bir mail aldım ve yattım uyudum.

Kırk sekiz saat süren bir düşünme süreleri filan yok. İçinden sıkınca üç saatlik bir uykunun çıkacağı sıkıntılı bir beş saatten sonra blogumu açtım.

Visam Lord yazısının ilk reklamımı gördüm! Başlık şu: "Su Kaçağı Mı Var Tıkalı Mı ?"

!!!

EVET TIKALI, KAÇMIŞ İÇİNE....

Uğradığım dumura bak. Neyse daha kötüsü de olabilirdi. Dumura değil tecavüze uğrayabilirdim mesela.

Herşeyin en kalitelisi olduğu gibi reklamın da en kalitelisi beni bulmuştu.
Ancak bir tanesi var ki...

"VAJİNİSMUS SİZİ YENMEDEN"

Vajinismus
Bu başlığı ilk kez "Fuhuş" adlı yazımın yanında gördüm. Daha komiği vardı aslında "Türk Rus Tanışma Sitesi" ama hiçbirisi böyle davetkar ve göze çarpan değildi bence.

Sizi yenmeden... Siz onu yenin.

Vajinismus orta çağda yaşayan kudretli ve yıkılmaz, mistik bir ejderhaymış gibi...
Esaretin Kılıcını saklandığı yerden çıkarın ve Vajinismusun kalbine dayayın!!!

Ne demek bu? Böyle bacak arası sağlık problemleri ile ilgili bile olsa nasıl bir reklamdır. Dahası benim okuyucu kitlem ile ne alakası vardır? Beni okuyanlar arasında vajinismus olan olamaz, varsa okumasın. Benim okuyucum vajinismus değildir.
-------

Bir kaç gün içinde düzgün reklamlar da görünmeye başladı. Vajinismus ısrarla gitmese de diğer reklamların orada olması yüzümü biraz güldürüyor.
Ama her gün bi dudak kırpıyor vajinismus...

Sarhoş yazı böyle oluyor demek

Sevgiler Saygılar

Yakonuz

5 Kasım 2010 Cuma

5 Kasım 2010, I, Kendi Deneyimlerimden Burçlarına Göre Kadınlar-Yatakta

En baba ve klasik yazma sorusu "burcun ne ?" olduğundan olsa gerek, burçların insan hayatındaki yeri inkar edilmezdir.

Bu taraklarda bezi yokmuş gibi geçinen entel dantel tayfasının bile şöyle bir göz ucuyla konuyla aşinalığı vardır.
yatak
Gerçek ya da değil, var ya da yok, insanların doğduğu zamandaki astronomik dizilimin karaktere yansıması açıklaması bana çok abes gelmiyor. Kaldı ki deneyimlerimle de aynı burçtan olan insanların aynı şeyleri yaptıklarına bir çok kez tanık oldum.
Farklı başlıklarda bu tespitlerimi paylaşıyorum.

Bugünkü başlık yukarıda da görüldüğü gibi:Yatakta.


Koç,
Koç kadını sekse düşkündür ancak bu kadının ilk önce kafasına hitap etmeniz gerekir. Bir kez kafasının içine girerseniz bu kadının içine de girebilirsiniz. Yatakta bir sanatkar olan koç burcu kadını lider ruhludur ve her liderin yapacağı gibi o da yukarıda olamayı tercih edecektir. Koç kadını üstte olmak istemiyorsa bilin ki ya memeleri sarkıktır ya da çok yemek yemiştir. Memeleri sarkıksa ışığı kapatmak makul bir çözüm olacaktır ancak çok yemek yemişse bir çözümü yoktur. Bu burç ateş grubundandır ve yönetici gezegeni Marstır. Yani CEO'su Marstır da diyebiliriz ve yine kadınların Venüsten, erkeklerin ise Marstan olduğunu düşünücek olursak koç kadını yerine erkeği ile de sevişmeyi tercih edebilirsiniz.

Boa,
İşte burçlar aleminin en cins insanları, gerçek birer askerler. Disiplin ve temizlik düşkünü boa kadını duş almadan sizi yatağa almayacaktır. Gerçi bunu hiçbir kadın yapmamalıdır ama boa burçları presiplerine o kadar sadıktır ki, kendi bildiğ poziyonların dışına bile çıkmak istemeyip sizi büyük ihtimalle bayacaktır. Dahası, bahsettiğimiz boa kadını tek gecelik bir kadın ise mutlaka kalmak isteyecek ve bir önceki geceye en azından kendi açısından bir duygusal anlam yüklemeden de içi rahat etmeyecektir. Kuvvetle muhtemel hayatında böyle bir şeyi ilk kez yapıyordur.

İkizler,
Kasık kılları çıkıp da ikiz fantezisi kurmamış insana erkek denmez. İkizler burcu da bu havalı ismi ile sanki iki üç kadının deneyimini aynı anda yaşatacak genişlikte görünse de, ateşi çabuk sönen bir burçtur. Farklılık sever ama en nihayetinde seksin de her seferinde aynı şey olduğu gerçeğini diğer burçların kadınlarına nazaran daha çabuk kavrar. Seksi en çabuk tüketen kadındır, her gün bir poziyon eskittikten sonra çare, bir adet twister edinmektedir. Oral seksi çok sevmez.




Yengeç,
Evcimen yengeç süründürmeyi sever. Mazoşist eğilimleri vardır. Kısıtlı hayalgücü dünyasını muhtelif alet edevat ile telafi etmesini bilir. Seksi bedeniyle değil kafasıyla yürüten bu duygusal tandanslı kadın pek tek gecelik olmak istemeyecek, sonrasında sıkıntı verecektir. Kolay mutlu olur, yatakta fazla akrobasi olmasa da olur. Klastır ve bu klaslığın bedelini ödedikçe o da daha verici olur. Kendi adıma, çok haz etmeğim bir burçtur.





Aslan,
Aslan candır. Sosyal hayatta mızmılığı ve dengesizliği ile can sıkan aslanın bu hareketleri bile yatakta ne kadar değerli bir cevhere olduğunun bir göstergesidir. Bunların değişik bakışları vardır. Bakışlarındaki davetkar delicilik insanın içinde hemen oracıkta bir şeyler yapma dürtüsü uyandırabilir. Hatta hemen oracıkta birşeyler yapmak onun da hoşuna gidecektir. Çok fazla toplum içinde olmamak suretiyle. Heyecanı çok sever ve herşeye açıktır. Hatta sizi de açacaktır. Sınırları geniştir ve sizi de içine çekecektir. Günlük hayatta sevilmeyen bu kadınlar, bu eksikliklerini yatakta delicesine giderirler. Mükemmel hayat her gün bir aslan kadınıyla aynı yatağı paylaşmaktan geçiyor olabilir.

Başak,
Dünyanın en titiz ve temiz ve disiplinle ve nizami ve hijyenik ve paranoyak olan başak burcuna değinme fikri midemi bulandırıyor. Keza hem annem hem de babam başak burcudur. Kişisel bir şey. Yanlış anlaşılmasın











Terazi,
Seksin bir okulu olsa, terazi kadını müfettiş olurdu. Kafasında her şeyi enli boylu düşünüp size taklalar attıran ve heyecandan pantolon düğmelerinizi zorlamanıza sebebiyet veren bu kadın kolay kolay yatağa girmeyecektir. Genelde büyük göğüslü olmaları horoskop skalasının bizlere tatlı bir sürprizi olsa da, çoğu zaman onları göremeyecek olmanız gerçeği bir o kadar hayal kırıklığıdır. Bu burcun kadınları güzel de olurlar ama yatak hevesleri pek yoktur.


Akrep,
Bu kadın için apayrı bir başlık açmak isterdim ama diğer burcun kadınları kıskanırlar. Bu burcun kadını ile daha tanışırken bile uzatacağınız organınız eliniz olmamalı. Bu burcun yönetici organları bacak arasında olanlardır ve gerçekten partnerlerini ne şekilde mutlu edeceğini bildikleri gibi, aynı mutluluğu kendiler için de isterler. Her türlü oyuna, poziyona, mekana ve hatta insanlara bile hevesleri olabilir. Şeytani zekaları gerçek hayatta olduğu gibi yatakta da onların bir ilah olmasına araçtır. Bazen siz akrep kadının değil akrep kadını sizi avlayabilir. Tek gecelik, haftalık ve aylık ilişkileri vardır. Amaç uğruna saçma sapan gerekçeler ile vakit kaybedecek kadar aptal değildir. Her şey bittikten sonra muhtemelen sizin de gözünüzün yaşına bakmadan gidecek, sizi de peşinden sürükleyecektir. Nefes nefese, bundan bir kaç dakika önce hangi dünyada olduğunuzu düşünürken o çoktan gitmiş olacaktır. Tabi beş defadan sonra.
Beni sigaraya başlatan olay budur.

Yay,
Yay kadını da bir ateş burcu temsilcisi olarak sıralamada üst konumlardaki yerini almaya adaydır. İsyankar ve karanlık olmaları onlarla bir sonraki admınızın ne olacağını bilmemenize sebebiyet verir. Bu bucun kadınlarının kalçaları, düzgün vucut yapılarını bozmaya meğillidir ama bunu bir avantaj olarak kullanmayı tercih ederler. İsyankar yayı mutlu etmek istiyorsanız durağan kalmamanız lazım. Sonunda bu durağanlığa isyan edecek ve sizi terkedecektir. Kolayca sıkılabilir, içeride uzun zaman geçirmeye itina edin.





Oğlak,
Vermez








Kova,
Kova dahilerin burcudur ve fakat benim deneyimlerimde aynı ismi gibi koca ağızlı bir lastik leğendir. Kova burcunun bir güzel tarafı verici olmasıdır. Kendi mutluluğunu ikinci plana atmayı seven bu gariban insanlar size her türlü kolaylığı ve kıyağı yaparlar. Kuvvetli hayalgüçleri onları kandırmayı kolay kılarken, her türlü olaya kayıtsız kalmaları özelliği sizi bir anda yarı yolda bırakabilir. Yani bir kova kadınıyla sevişiyor olmanın mutluluğu her zaman gerçek bir mutlulu olmayabilir. Şahsen ben tanık oldum :)





Balık,
Maydanoz diye bir gıda, balık diye bir burç neden var asla anlam veremedim. Onbir burçta kesip atsan olurmuş. Son derece gereksiz, duygusal dünyaları ile hayatı size zehir etmeye yeminli, obsesif balıkların ortak hareketleri son derece isimleri gibidirler. Kefal gibi atlarlar, palamut gibi göçerler ve lüfer gibi de avlanırlar. Lezzetleri için ise aynı şeyleri söylemek benim için söz konusu değildir çünkü duygusal hayatlarını düşünmek ve dengelemeyi çabalamak adına yatak hayatı diye bir şeyin varlığını unuturlar.

Tüm bunlar bir koç burcu olan benim tarafımdan yapılan gözlemler tabi :)

Sevgiler Saygılar


Yakonuz

4 Kasım 2010 Perşembe

4 Kasım 2010, I, Matkap-Günaydın

Ben küçük şanssızlıkların insanıyım. İlk yazıma bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.

En kısa anlara en olmadık minik tesadüflerin denk düşmesi benim hayatımın bir vageçilmezidir.
Bir kafede kasenin içinde duran paktlenmiş Canderel'lerden mutlaka içi boş olanı bana denk gelir.
Ne zaman bir yere kestirme yol kullansam ya bir kazı vardır ya da yol kapalıdır.
Günün hangi saati olduğu önemli değil; bir yere yetişiyorsam eğer mutlaka önüme çöp kamyonu düşer. Bunun bir istisnası yoktur.
Bütün yol hayvanları benim önüme atlarlar. Bir keresinde köpeğin teki yolu geçmesine rağmen ve benim bunu farkedip rahatlamama rağmen fikir değiştirip tekrar önüme gelip durdu.
On sekiz yaşımda ilk uzun yol deneyimim de otobanda fırladı bir tanesi önüme.
Bir seferinde inanmayacaksınız, önüme çam ağacı düştü... Sadece hayvanlar değil bitliklerin de bir alıp veremediği var.

Beni tanıyanlar şu anda bunları hatırlayıp gülüyordur, tanımayanlar s..tirsin yalancı diyor olabilirler.
------
Bundan önce yaşadığım yerde, ki orası da ultra elit bir site idi, iki yakam bir araya gelmedi. Öyle ki oturduğum ev birinci katta ve yatak odam yola bakıyor pozisyonda idi. Şöförlerin ısınmak için çalıştırdığı motorlar mı dersiniz yoksa güvenliğin telsiz konuşmasının tüm detayları mı dersiniz hepsi benim evinimin içinde idi.
Hepsinin her türlü özelini bilir olmuştum. Hele gariban bir şöför vardı, sürekli karsının aldattığıdan şüpheleniyordu zavallıcık.

Tüm bunlar beni dünyada en sevdiğim ve en boş şey ulan uyumak aktivitesinden alıkoyuyordu tabi.
Her gün saat çalmadan birinin bir olayına kalkardım.
-------

Köpek Sonarası (şahıs ben değil)
Bu durum çok da sıkıntı yaratmazdı bende, ne zamanki karşı bloktaki ahlaksız adam köpek aldı işler değişti.
Yirmi dört saat havlayan bir köpekti bu. Üstelik yavru olduğundan olabilecek en tiz ses ile havlıyordu.
Havlamalarının arasında nefes almak gibi alışkanlığı yoktu, bir kaç saat dinledikten(zorunda kaldıktan) sonra çin işkencesi gibi gelmeye başlıyordu.
Komşu denecek allahsız gerçekten dünyanın en ters adamı idi, meden bir şekilde ilişki kurmaya imkan yoktu. Şikayet edince adam da havlamaya başlıyordu; ki kendisi sözde saygın bir iş adamıydı.

Gel zaman git zaman kavgalardan sıkılmış ve çökmüş bir şekilde bu bunaltı ile savaşmaya karar verdim. Uyku kitime bir yeni parça ekledim. Kulak tıpası.

Gerçekten de miniğin sesi kesilmişti, kimsenin bir konşmasını ya da saçma sapan motor seslerini de duymuyordum. Alarmı bile zor duyup uyanıyordum hatta.

Ancak kaderken kaçılmıyor.
Hayatım boyunca ezeli düşmanım olmuş olan ancak o zamana kadar kendini unutturmuş olan en büyük hasmım, kulak tıpasına alıştıktan sonra tüm ihtişamı ile karşıma çıkıverdi:

MATKAP !

Matkap sesi dünyanın en kötü en rahatsız edici sesidir. Bu konuda her türlü kanıtı sunabilirim.
Mesleğim itibarı ile dünyanın en tehlikeli, en gürültülü fabrikalarına girdim çıktım,
Yüz elli tonluk demir kazanlarının devrilmesini seyrettim,
Yarım metre çapında demir çubukların kesilmesini dinledim,

Hiçbiri matkap sesi kadar kötü olamaz.

Doksan dokuz senesinde depremi yaşadım. Yer altımdan kaydı. Yer katmanının oynamasını duydum! Berbat bir sesti, korkunçtu.
Matkabın yanında ninni gibiydi yine de.


-------

Ezeli düşmanımdan uzun zamandır ses yoktu...

-------

Suç Aleti
Yaklaşık bir haftadır inanılmaz yoğun bir iş temposu içindeydim. Gün içinde 16 saate çalışıp geceleri en fazla 4-5 saat uyuyor durumdaydım.
Şükürler olsun dün akşama doğru, planladığımdan da erken bir şekilde projeyi tamamladık. Tabi kendimizi de.
Bu sabah saat on bire kadar uyuma planı yaptım kendime. Her türlü tedbiri de aldım, telefonları kıstım, ışık gelecek yerleri kontrol ettim, üşümemek için beremi taktım, gözlerimi de örttüm hatta.
Herşey mükemmel gidiyordu. Uykunun her dakikasına ihtiyacım vardı. Bebek gibi uyuyordum.

Bir hafta süren eziyet, uykusuzluk.
Planlanmış bir uyku ve alınmış tüm tedbirler...

Bunlar sadece benim ezeli düşmanımı azdıracak kıstaslardır.

Saat onda karşımda çıktı. En ince uç! En yüksek frekansta en ince atımları veren en tiz sesi çıkaran uç!
Yapacak hiçbirşey yoktu. Saat ondan sonra kimi kimi şikayet edeceksiniz ki?
"Takma" dedim, koy kafayı... Susar elbet minik iştir...

Ve ne oldu biliyo musunuz? Sustu.
İnanamadım. Hayatımda bir ilkti bu. "Dur" dedin kendi kendime, vardır işin içinde bir iş. Derken de kendimden geçtim.
İğrenç ses beni bir daha uyandırdığında sat onu on geçiyordu. Matköz(matkabı kullanan kimse) işini ince bir işkenceci edasıyla o kadar profesyonelce yapıyordu ki, saat on bire kadar her on dakikada bir 2 dakika çalıştırdı canavarı.

Yani olabilecek en sağlam şekilde piç oldu yaptığım tüm planlar.

---------

Bu minik şanssızlıklar ile yaşamaya alıştım ve komik bulmaya bile başladım. Asla şaşmıyor, mutlaka buluyor beni. Ben de ona göre tedbirimi alıyorum ya da gülüp geçiyorum.
İşin aslı o kadar küçük şeyler ki onları sadece hayatımki komik birer renk olarak görüyorum artık.
Eğlence bile oluyor.

Günaydın :)

Sevgiler Saygılar


Yakonuz

3 Kasım 2010 Çarşamba

NOTICE

HER TURLU  KONU VE SORU ILE ILGILI yakolugunler@gmail.com ADRESINE MAIL GONDEREBILIRSINIZ

3 Kasim 2010, I, Evde Kalmis Erkekler

Ben evde kalmis bir erkegim.

Benim gibi bir cok evde kalmis erkek var. Ancak bir cok kadinin aksine biz kendi arzumuzla evde kaliyoruz.

Sizin yuzunuzden; kadinlarin yuzunden.
Hem de evde kalkmak istemeyen kadinlar yuzunden.
-----

Kadinlarin da erkeklerin de ortak bir endisesi var. Her iki cinsiyet de karsi cinsten duzgun adam kalmadigindan yakiniyor.
Kadin arkadaslarimin konusmalarinda duyuorum, "etrafta duzgun adam yok ki" diyorlar.
Erkekleri dinliyorum, illa ki olay "duzgun kiz yok ki" ye geliyor.
Ibnelere bakiyorum, onlar "biz her yola geliriz" diyorlar, bir sikayetleri yok.
------

Kadinlar yuzunden erkekler evde kaliyor.
Kadin olana kadar her sey cok guzel. Kiz denen mahlukat henuz kozasina girmemis ve transformasyonuna baslamamis bir tirtil iken bir problem yoktur. Dunyanin en tatli, en sirin mahlukatdir bile diyebiliriz. Fiziksel olarak da gelisimini tamamlamis, disiligini ne sekilde kullanacagi bilgisinden yoksun, masum, iyimser bir hacimdir.

Amaaaa....

Kozanin çatlamasi ve kadin denen kelbegin ortaya cikmasi ise erkek icin tehlike canlarinin calmasi demektir.
Kiz denen insan cinsine karsi her daim ustun ve dominant kalmis erkek insani, kadinla karsilastigi anda iplerini birakir, gevser.

Kadinin kiz ile yakindan uzakatan alaksi yoktur. Halbuki erkekler yillarca kizlarla ugrasip hazirliklarini ona gore yapmislardir. Daha dunki kizi karsinda bir kadin olarak goren erkegin saskinligini her halde anlayabiliyorsunuzdur.
Kadin denen mahlukat her fisatta erkegi bastan cikarmaya calisacak, her zaman istediklerini elde etmek icin her turlu metodu cekinmeden deneyecektir.
Kadin Makyeveldir. Hatta Makyevel neden erkektir onu da sormak gerekir.
------

Hal boyle olunca kizlara aliwmis erkekler kadinlari karsilarinda gorunce korkuyorlar. Kadin disiligini sonuna kadar kullanmasini bilen ve agir sorumluluk isteyen, hatta bakim masraflari asla bitmeyen bir cins.
Kendi amaclari soz konusu oldugunda erkekleri gozunun yasina bakmadan harcayacak kadar acimasiz ve hatta kendi amaclarini gozetmeksizin erkeklerin canini yakmaya ve bundan zevk almaya odakli bir cinstir.

Kadina on ikiden vurmak isteyen bir erkegin yapmayacagi sey cok azdir. Erkek ise basina geleceklerin farkinda olsa bile inadindan vazgecmez ve alacagini almak icin turlu tavizlerden cekinmez.
Kadin sigara gibidir. Bir kere basladiktan sonra birakmak cok zordur. Her turlu zararini ve onunde sonunda sizi odldurecegini bile bile kullanmaya devam edersiniz. Birakmak istersiniz ama birakamazsiniz, cunku nihayetinde biraktigniz zaman hayatinizda olusan boslugun, kadinli hayattaki olumcullukten cok daha sikici oldugunun farkina varirsiniz.
Ustelik kadinin arkasina resimli uyari koymak de mumkun degildir. Bunun yaninda aslinda her kadin bir resimli uyaridir.
------

Baska bir acidan yaklasmak gerekirse saglikli olan hicbir yemek lezzetli degildir. En istah kabartan, en cok aserten yemekler her zaman en sagliksiz olanlaridir. Ama bunu bile bile bundan vazgecmek herkesin harci degildir. En guzel kadin en tehlikeli olanidir. Gerci tum kadinlari tehlikelidir ve onlarin cazibesi de burada gizlidir. Sikici hayatlarinda maceraya ayiracak vakitleri olmayan erkekler icin gizli bir heyecean, bir mucadeledir.

Duzgun gorunmeyen hersey cekicidir. Elbisenin en guzeli dekoltenin en derinine sahip olandir, tum bunlar insanda ates, seytan ve kirmizi gibi kavramlari cagristirir.

Bunu seversiniz, hem de kalben baglanirsiniz.
Ayaklarinizi esnek halata baglayip kendinizi yuz metreden asagi birakirsiniz, muthis bir heyecandir bu.
Heyecanlarin en muthisi kadindir. Her turlu tehlikesine, arsizligina ve sizi ne sekilde yuz ustubirakacaina bakmadan onlari seversiniz. Kayirsizca peslerinden kosmaya devam edersiniz cunku guzeldir...
-----

Bu kadar mucadele yorucu olabilir. Erkekler evde kalmak isteyebilirler

Isin ozunde olay karsi cinsten duzgun adam olup olmamasinda degil. Herkes kendine gore duzgundur ya da degildir ancak acinin ve zor olanin pasindan kosmak ya da kosmamak vardir. Herkes armut pis agzima dus zihniyetinde devam ettikce ne duzgun kadinlar ne de erkekler olacaktir.

Kadini kamuoyu ile fisleyp ondan sonda bunun uzerinden mazlum edebiyati yapmak olmaz.
Ozellikle erkeklerin kadin ustunlugunu kabul edip evde kalmaktan vazgecmeleri gerekir. Ancak o zaman karsilikli bir denklik kurmak mumkun olabilir

O zaman tahmin ediyorum ki cinsiyetlerin birbirine olan beklentileri de dengelenir.

Ben boyle dusunuyorum.

Sevgiler saygilar

Yakonuz

2 Kasım 2010 Salı

2 Kasım 2010, I, Fuhuş

Fuhuş: Para karşılığı cinsel ilişki

Genelde bu paranın karşlığı yurdumuzda yüz dolardır ama bazı sonradan görme zengin iş adamları gereksiz kadınlara fazla miktarlar ödemeyi adet haline getirince çıta biraz yükseldi.
-----

Şu tanımı kafanızda bir kaç kez tekrar edin: para karşılığı cinsel ilişki.
Para karşılığı cinsel ilişki.

Yorumsuz
Dahası bu meslek onurlu mesleklerden bir tanesi. Yani işini bitiren müşteri fişini de alıyor ve çıkıyor. Yağma yok, çalma yok, vergi kaçırmak yok.
Kimsenin masraf yazmaya g.tünün yediğini sanmıyorum ama o müessese o fişi veriyor. Sonrasında da vergisini ödüyor.
Yalnıca müşterinin değil, devletin yükü de kadının üzerinde. Pekiyi erkek çalıştıran genelevler var mı?
Neden yok?

Son dönemlerde(10 senelik bir dönem) ışıltılı kuaförlerde olduğu gibi olamaz mı? Ayrı bir giriş ya da bölme yapıp tek bir erkek koltuğu koyuyorlar ya. Hatta o bölüme giren erkeği kadınlar bölümünden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışıyorlar. Kadınlar da gerçekten o erkeği gördüğünde haremdeki kadınağalar gibi kaçmaya hazırmış gibi bir hava veriyorlar.

Aynı uygulama genelevlerde de olamaz mı? Aç oraya ayrı bi bölme, dik herifi oraya... Hatta zamanla Franchise sistemi bile mümkün hale gelebilir.
------

Fuhuş yapan insana fahişe deniyor. Araştırmalarımda kadın erkek ayrımı bulamadım. Yani fuhuş yapan kadına fahişe, erkeğine de fahişi denir gibi bir şey yok. Bu kadar zamandır bu ismin kadınla özdeşlemiş olmasından olsa gerek erkek için bir tanım yok gibi görünüyor. Halbuki bu durumda fuhuş yapan kadın da, erkek de fahişe oluyorlar.

Kadın  fahişeler fahiş fiyatlara giderken, erkek fahişeler nispeten daha hesaplılar.
------

Üstelik dünyanın en eski mesleklerinden birisi.
Binlerce yıldır kadınları hor gören bir toplum olarak, dünyanın ilk yatırımcılarına yapmış olduğumuz haksızlığın farkında mıyız acaba?

İlk erkekler ava çıkıp evlerine iki lokma çiğ et getirme pahasına kendilerini dev kedigillerin altına atarken, ilk kadınlar çoktan sofrayı kaldırıp yorgunluk kahvelerini içiyorlardı.

Kadınların kara çarşaflara bürünmelerinin altında bu kıskanç erkeklerin parmağı olduğunu düşünüyorum. Araba mı lan o? Branda mı örtüyosun ?
-----

Bu işin para karşılığı olması fikrimi midemi bulandırıyor. Herkes midesini bulandıran şeyleri denemiştir hayatında :) ama iki insan arasında özel olması gereken bir eylemin ticari bir hal alması midemi bulandırmanın dışında bir de komik geliyor.

Gerçekten de hizmetin sonunda alınan fişin üzerinde neler yazıyor? ÖTV'si var mı?
Barter
Barter yapılabilir mi?

Bu eylem nasıl meslek halini almış? İlk teklif kimden gelmiş?
Erkekse ; yat şuraya iki panter kürkü sana, kadınsa; şu tunç baltaları veririsen ben de sana veririm gibi mi?


-----
Kimin ne kadar ihtiyacı olursa olsun, bir meslek haline gelmiş olması ne kadar ilginç bir durum. Erkekler bu kadar aç, kadınlar da bu kadar akıllıysa kim ne diyebilir ki? Bana mı düştü tenkit etmek?

Cinsel ilişkinin güzelliği zaten kendiliğinden bir barter olması değil mi?
Bir meslek olarak fuhuşun, bir eylem olarak cinsel ilişkinin tırnağı olamayağınca rağmen, dünyanın en baba düşünürlerini, en aktif feministlerini getirsek, bu arz talep döngüsü yine baskın gelecektir.

Keşke herkes barter yapabilseydi

Sevgiler Saygılar
Yakonuz

1 Kasım 2010 Pazartesi

1 Kasım 2010, I, Visam Lord

Yurdumun topraklı yollarında araba ile seyahat edip de Visam Lord'u bilmeyen bir Türk erkeği var mıdır?

Ulusoy, Varan ya da diğer öz ya da hakiki bir seyehat firması tarafından sömrülmüş bir dinlenme tesisinin abdest kokteyli kıvamındaki kokulu tuvaletlerinin içinde işini görürken; duvarda tüm ihtişamı ile Kremlin Sarayındaki avizeler misali ışıldayan bembeyaz minik su deposuna gözlerini dikmemiş erkek var mıdır?

Ve Rapunzelin saçları edası ile yanından aşağı süzülen o yele misali zincire ne demeli? Zincirin sonuna iliştirilmiş şık plastik tutamacı ile Visam Lord modeli, iddia ediyorum ki Türkiye tuvaletlerinde en az beş cumhurbaşkanı, üç de ihtilal görmüştür.

Visam Lord konuşan tarihtir. Kırk senelik geçmişinde globalleşen Türkiye topraklarında hiçbir değişim geçirmeden varlığını sürdüren yagane ikondur.Visam Lord candır...

Nasıl bir zihniyet böyle bir ürünü markalaştırma va dahası, modelleştirme çabasına girmiştir. Hangi akıl sifon imalatı yapıp da abuk subuk model isimleri ile piyasaya çıkmarayı becermiştir gerçekten çok şaşırıyorum.

Hani estetik, dekoratif anlamda özelliği olan bir üründür de; zengin tuvaletlerine o isimle girer. Ulan Allah'ın yarım metreküp plastik deposuna Lord demek ne demek?
Aletin işlevi insan vücudundaki bilimum pislikleri toplayıp denizin dibine göndermeye vesile olmak. Orada lord ismini görünce insan kendini daha mı asil hissediyor, daha mı doygun sıçası geliyor yani?

Ben bu markayı gördüğüm yerde normal bir şekilde sıçamam, bir elimde viskim bir elimde purom olsun dedirtiyor insana. İşim bittikten sonra da "Alfreeeed,,, bitti !" diye uşağımı çağırıp g..ümü sildiririm diye de devam etmek.

Bir sifonu bu kadar kişiselleştirmek, basit bir ürüne bu kadar değer katmak tipik ve sempatik bir Türk zihniyetinin eseridir.
Nitekim altın varaklı klozet kapakları ve yakutlarla süslü banyo küvetlerini çağrıştıran Visam Lord, tipik bir fabrika ve toplu kullanım sifonu olmanın ötesine geçememiş, dahası bunu hiç hedeflememiştir. Lakin herşeye rağmen, Visam Lord'dur o. Dizlerinizin üzerine çöktüğünüz o acı dolu anlarda gözlerinizi tavana diktiğinizde gördüğünü tek tuvalet sanatıdır bir çok yerde.

Aynı zamanda nasıl ki Batman ile Robin; Simon ve Garfunkel, Oya ile Bora birbirinden ayrı düşünülemez ise, Visam Lord ile Alaturka Tuvalet de birbirinden ayrı düşünülemez.
Alaturka tuvaleti bulup medeniyete ve hijyene imza atan aynı genetik zihniyetimiz bir sifon markasına da Lord adını layık görmüştür.
VisAm Lord

Sanırsam bu sifonun bir başka modelinin adı da deniz. Zamanla marka halka yönelmeyi uygun bulmuş kanımca.

Tabi bu kadar eleştiriyorum ama, ecnebi milleti asla bizden daha iyi değil. Adamlar direk saldırgan, millyetçiliklerini ve emperyalist ideolojilerini tuvaletlerimize kadar sokuyorlar.
Alkol alınmış, çakır keyif dolu idrar kesesi ile mutlu bir şekilde tuvalete girersiniz. Pisuvarda o saldırgan yazı vardır...
"Geber it !"

Yurdum insanının asilleştirdiği abdest olayı ile insan bir Lord edası ile tuvalletten çıkarken, zaman zaman göklere çıkardığımız medeniyetin beşiği milletlerin bize yaptığına bir bakın...

Diyecek fazla lafım yok sevgili okuyuclarım. Hepimiz birer lorduz.

sevgiler saygılar

yakonuz

31 Ekim 2010 Pazar

31 Ekim 2010, I, Evde Kalmış Kadınlar

Evde Kalmış Kadın
Bugün aile yemeği vardı.
Her pazar var. Saraydan kalma bir gelenek işte.

Hayattaki en büyük dayanağım, can dostum, kedilerine baktığım biricik kardeşim yazılarımı çok beğenmediğinden bahsetti. Her gün yazmamamı, kıtlık psikolojisi oluşturmam gerektiğine değindi.
Gerçekten on binlerce insana her gün aynı tadımlığı vermemek lazım aslında.

Kadınlara, evde kalmış, ilişki peşinde koşan kadınlara değinirsem talebin artacağını iddia etti.
Ben de bugünki konumun başlığı olarak "Evde Kalmış Kadınlar"'ı kullandım. Kullandım ama bu konuya değinmek gibi en ufak bir niyetim yok. İddia ettiği gibi başlığa bakıp yazıya dalan olacak mı merak ettim. Bir de yazının girişinden biraz heyecanlanıp mutlu olsun diye :) Bu satırları okurken yüzündeki değişikliği görüyor gibi oluyorum.

Aslında ilişki konusu her zaman insanları birbirine bağlayan bir konu. İki insan bir araya geldiği zaman saatlerce ilişkiler konusunda konuşabiliyor.
Son on senedir içinden geçiyor olduğumuz tekno-(d)evrim ilişkilerin adına leke sürdü.
Eskiden birini görmek bulmak için heyecanlanıp bin dereden su getiren insanoğlu bugün sadece klavyede aradığı ismi girerek sonuca gidebiliyor. Bunun sonucu da kaçınılmaz olarak enflasyon.

Enflasyon olunca ilişkilerin değeri düşüyor. Kimse karşındakinin değerini bilmiyor. Doğası itibarı ile doyumsuzluğun esiri olan insanoğlu şekeri alınmış çiklet gibi elindekini atıp yeni insanlara koşuyor.

Günmüzde ilişki kavramının bi itibarı, bi gururu kalmadı bana sorarsanız.
Yakın çevremde gözlemlediğim ilişkilerin bir çoğunun da samimiyetine inanmıyorum.

Bu yüzden bu konuya çok değinmek taraftarı değilim; ben ilişkinin layıkı ile yaşanılması taraftarıyım.

Neyse pazar pazar can sıkmaya gerek yok. Her Roland Emmerich filmine olduğu gibi her zaman bir ümit vardır.

Elbet tekrar değer bilmeyi öğreniriz...

--------

Cadılar bayramı coşkusu yaşadığım ultra elit siteyi sarmış durumda, etraf kapı kapı dolaşan çocuk kaynıyor, inanamıyorum...

Bu salak ve amaçsız yazıyı Cadılar Bayramı coşkusuna ortak olmak için burada kesiyorum.

İyi Haftalar Dilerim