26 Şubat 2011 Cumartesi

26 Şubat 2011; Orospu Kime Denir? Nasıl Bir Şeydir?

Hemen her konuda toplumu bilgilendirmeyi amaç edinmiş olan ben, bugün yanlış bildiğimiz bir kaç gerçek üzerinde kafa yoracağım.
Orospu nedir? Kime Denir?
----
Orospu Farsça "ruspi" kelimesinden devşirilmiştir. Dahası gerçek anlamı toplumda alnı ak şekilde dolaşabilen kadın demektir. Her halde zamanında başı açık kadınlar ayıplandığı için zaman içinde anlam kayması olmuştur.
Fahişe ise "utanmaz", "azgın" anlamındaki Arapça "Fahişa" kelimesinden gelmedir. Türkçede para karşılığı sevişen kadın olarak nitelenmektedir.
Orospu kelimesi, fahişenin argo versiyonudur. Anlamları aynıdır.
Yanii...

PARALI OROSPU DİYE BİR ŞEY YOKTUR!!! sevgili YakoCanlarım. Orospu zaten bu işi para karşılığı yapan, meslek olarak icra eden kimsedir. Genelde Euro çalışırlar ve kurda kolaylık yapmazlar. Ancak birbirini çileden çıkarmaya bayılan kadın milleti kendi içinde bu kavramı oluşturmuş ve konsepti paralı ve parasız orospular olarak ikiye ayırmışlardır.

Tipik bir orospu(paralı olarak tanımlanan) fazla makyaj yapan, kendine has bir kokusu olan, geniş basenli koca memeli, kalın dudaklı ve ağzında her daim sakız varmış gibi konuşan, aslen saf ancak hayat koşulları ile palazlanmış kadındır.
Ücretlendirmeyi saat başı yapsalar da genelde gecelik anlaşma imzalayıp rahat etmeyi sevseler de, gece de bir kaç kapı yapanları da vardır.
Bunlar mamalık ya da papalık sistemi ile çalışırlar, ancak Vatikandaki Papalık sisteminin aksinde buradakine düpedüze p..enk denmektedir. Gecede bir kaç kapı yapan orospular genelde bu sistemden yetişmedirler çünkü daha çok para kazanmaya teşvik edilmektedirler.
Beraber duş almak ruhlarında vardır ancak bunun dışındaki bir çok şey aksesuvar olarak ekstreye yansır.

NEYSE KONUMUZ BU DEĞİL :)
KONUMUZ PARASIZ OROSPULAR...yani olması gerektiği yerden değil, kafasından verenler.
Hem hemcinslerine hem de karşı cinse kötü davranan, eziyet eden, oyun oynayan.
Bacaklarının arasındaki o çok değerli zarı muhafaza ettikçe kendini sütten çıkma ak kaşık görüp de en yakın sandığı arkadaşlarının arkasından oyun üzerine oyun oynayan...
Uzun vadede paralısından daha çok masraflıya gelen orospular...
Biliyosunuz di mi ? sizin yüzünüden dengeler değişti bu dünyada. Saolsun biz erkekler de orospu olduk.

----
Şu yukarıdaki satırlar çirkinmiş gibi görünüyor di mi:) Kabul edin ki siz de onları seviyorsunuz. Onlar sayesinde hayat daha renkli ve zevkli. Daha eğlenceli. Karşılıklı alma verme dünyası, beğenmeyen oynamasın.
Bu devirde kimse kimseyi ne olduğundan dolayı suçlamasın lütfen. Herkes herkesin karakterine katlanmaz zorunda değil ama kadınlardan dinleyince, kendileri dışında kalan tüm kadınlar orospu oluyor...Ne demek bu ya...?

Herkes herkesin yaptığını sevmek ya da tasvip etmek durumunda değil. İnsanları değerlendirirken biraz daha esnek olmaya gayret etmek lazım. Hayat siyahı ile beyazı ile güzel.
Orospusuz bir hayat düşünülemez...

Sevgiler Saygılar
Yakonuz

yakolgunler@gmail.com

24 Şubat 2011 Perşembe

24 Şubat 2011; Baldız Baldan Tatlıdır... NE DEMEK ULAN BU !

Yako olarak toplumumuzu irdelemek ve insaların karakter yapılarına göre ilişkilerinde sergildeikleri tavırları gözlemeklemek bir görevimdir sevgili YakoCanlarım,

İkili ilişkilerde tarafların neden birbirlerine eziyet ettirdiklerini ve birbirlerinin haklarını görmemezlikten gelmeleri, saygıda, ilişki dinamiklerinde her daim kusur etmeleri ilgimi çekmiştir.

Özellikle erkeklerin kendi egoları etrafında çizdikleri yaşantılarını kadınlara yansıtma biçimleri, kadınların ise erkekleri yormaya programlı olmaları dikkat çekicidir.

Bir toplum bilimci olarak bu konuda geçmişe gitmeyi ve atalarımızı incelemeyi uygun gördüm. Bundan sonra burada zaman zaman deyim atasözlerini irdeleyeceğim. Bugünkü atalar sözümüz BALDIZ BALDAN TATLIDIR...
----
Şimdi zaten böyle bir kalıbın atasözü olduğu bir toplumda mantık aramak yanlıştır, abestir. Bu sözün açıklaması tek bir şekilde olabilir. Evet evli olabilirsiniz. Ancak evli olduğunuz sürece unutmayın ki karınızın bir kız kardeşi ya da ablası varsa karınızdan daha çekicidir. Her daim onda gözünüz olsun, onu ayartmak için fırsatlar kollayasınız ki sonrasında pişman olmayınız. Eşiniz kada eşinizin kardeşleri de sizin hakkınızdır.

Genel anlamda atasözleri açıklamalarına bakıldığında bu ya da bunun gibi dersler ortaya çıkmaktadır, bir yanlışım varsa bunu düzeltiniz. Düpedüz bu sözde algıladığımı iletiyorum.
Hem tecavüze hem de enseste teşvik eden bu söz gün içinde en az bir kere kulaklarınızda yankılanıyordur üstelik. Baldız ile yaşanacak ilişkinin ensest ile ne kadar ilişkilendirebileceğini bilmiyorum ancak sapkınlık olarak ele almak gerektiğinden kulağa çok da normal gelmediği kesindir.

Dahası, teşvik o kadar yüksektir ki doğada yapılan en tatlı gıda ile örneklendirilmektedir baldız. BAL !
Gerçekten de bal denildiğinde aklımıza gelen peteklerden bol bol akan o altın sarısı sıvı ister istemez içimizdeki gizli cinselliği tetikliyordur. Baldızın da bu şekilde akıcı ve tatlı bir şeye benzetiliyor olması ister istemez bu kadının duruşunu bozmaktadır.
----

Bir sonraki nesillere iletilecek o kadar çok şey varken neden böylesine sapkın bir konunun üzerinde durulur ben bunu anlamış değlim sevgili YakoCanlarım. Bu söze neresinden bakarsam bakayım farklı bir sonuca varmam söz konusu olmuyor, ya da benim kafam normal çalışmıyor.
Uzun uzun kafanızda bir tekrarlayın şöyle...

BALDIZ... BALDAN... TATLIDIR...
E benim karım gül reçeli mi ?

Unutmayın ki baldan tatlı olan bir diğer şey ise beleş sirkedir.
Değil beleş olsun, üzerine para verseler sirkenin baldan daha tatlı olabileceğine kanaat getiremem.
Yani buradan çıkan kısa bir sonuç; beleşçi ve sapkın bir toplumun torunları olduğumuz.

Tüm bunlardan sonra gel de ilişkilerinde istikrar ara mutlu ol... Kolay gelsin

Sevgiler Saygılar
Yakonuz
yakolugunler@gmail.com

22 Şubat 2011 Salı

22 Şubat 2011; Ben Aşık Oldum bu Yalnızlığıma

Hani derler ya aynı evde kardeş gibi büyüdüler...
Hani derler ya anlamazsın nerede nasıl vuracak, nasıl canını yakacak...
----
İşte ben de öyle kardeş gibi büyüdüm yalnızlığımla(inanın hiç hoş olmuyor büyürken)
Aklım havada, s.kim yukarıda nerede ne oluyo ne bitiyo bilmeden; henüz kimsenin bana müdahele etmediği çocuksu saf günlerimde nefret ettiğim bu kavramın gün gelip de aşığı olacağımı bilemezdim.

Nasıl ki sevdiğimiz kadının saçını çekerdik, aşkımızı nefretle ifade ederdik, ben de öylesine kin dolu bakışlar ile bakardım yalnızlığımla. Ne de olsa etrafımdaki herkes milli olmuştu, ben elime anca alışıyordum.

Kimse bakmazdı yüzüme, baktıramazdım keza. Yalnızlığım bir gölge gibi peşimde, ben on beşimde, aslında keşim de, ve biraz da leşim de... yok ki bir Yeşim de...
Öyle sataşa sataşa geçti gençlik bu yalnızlık ile... Acı günlerdi...
----
Sonra bu çocuk açıldı serpildi(adı serpil değildi, erkek çocuk). Sulandı boylandı, akıllandı.
Mevye veren ağaç taşlanır misali bu güzellikleri gören ya duyan insanlar etrafına toplandılar, o da bi anda şımardı tabi.
İlk iş milli oldu. Sonra pilli oldu, bili bitmez oldu.
Bu kadar enerji dolunca ilk aşkını unutur oldu.
----

ilk göz ağrım
Bunalttılar çocuğu, bezdirdiler. Bırakmadılar peşini. Zaman açısından irili ufaklı ilişkiler çokça vaktin alır oldu. Kendini özler oldu, yalnızlığını....
Bıktı usandı hepsinden, ilk aşkına geri dönmek istedi.
Etrafındakiler bunu algılayamadılar ama devir teknoloji devri idi, sosyal devir idi ve herşeylerin çabukcak yapılması gerekirdi.
Kaybedecek vakti, hayatından koparacak zamanı olmadığını farketti, kendi isteklerinin dışında bir başkası için birşeyler yapmak ağır geldi, hayatı paylaşmaya çalışmak yük geldi...
----
Kimse kavrayamadı ki kutsal kitaplar ile ilişkilerin akıbeti aynı oldu... Adapte edilemediler zamana, kendince edenler hor gördü...
İster görün görmeyin, sevgililerim olabilir, sevdiklerim de...
Ama tek aşkım, ilk aşkım, uğrunda ne gönüller yaktığım...
Yalnızlığımıdır.

Galiba ben bir zavallıyım :)

sevgiler saygılar
Yakonuz

yakolgunler@gmail.com

21 Şubat 2011 Pazartesi

21 Şubat 2011; Uyuşturucu Kullanmıyorum, Alkolik Değilim

Yurdumuzda herkes herşeyin en doğrusunu bildiğinden ve iş eleştirmeye gelince hayatı boyunca el sürmediği konularda ordinaryusa dönüşen insanımız disiplin, ahlak, temizlik gibi kültürmüze has konularda da bu titizliğini ve detaycılığını sergilemekten imtina etmez; hatta hedefini acımasızca namlunun ucuna takar.
----
Biz de bu kalıpçı görüşten nasibimizi alıyoruz tabi. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki tarihe hükmetmiş ya da akışını değiştirmiş kişilerin(yani benim gibi dahiler) büyük kısmı alkol bağımlısı idi.

Geçen gün yakın bir arkadaşım şu cümleleri sarfetti
"Dışarıdan bakan bizi her gece dışarda, sadece içki içen, önüne geleni s.ken umursamaz adamlar zannediyor"

Kendisine dedim ki "içeriden daha mı farklıyız ?" Yani böyle bir gerçeği görmek için dışarıdan bakmaya gerek yok, kaldı ki dün akşam geçtiğimiz iki evde geçirdiğim ikinci günüydü... Yalan yok.
Bu kadar çok gezip bi de üzerine içki içince görüntü hoş olmayabiliyor tabi ancak buradaki gerçek odaklanmak gereken nokta bunun bir hayat tarzına dönüşüp dönüşmemesi.
----
Benim hayatım sokaklarda içki içerek geçmiyor, hayatımda ağzıma uyuşturucu madde koymadım.
Ben herşeyi layığı ile yapıyorum, merak edene. MÜHİM OLAN HAKKINI VERMEK değil mi ?

Çok erken kalkamam ben, genelde sekiz ile on arası; uyumam çünkü kolay kolay, en rahat gece çalışırım.
İşime gelirim on buçuk gibi. Genç girişimciyim, iyi bir noktada büyütmeye çalıştığım bebek bir markam var. Disiplinsizim ama dağınık da olsa günlük işlerimi tamamlarım ve spor yapmaya giderim.
Bütün bunları layığı ile yapmak şart, birinden biri bana zevk vermezse keserim, mutsuz olurum mızıkçıklık yaparım. Elimden geldiğince yaptığım işi en iyi şekile yaparım.
Spordan sonra entelektüel açıdan oyalanmaya başlarım, bilgi toplarım, bilgi paylaşırım.

----
Tüm bunlardan sıkıldığım bir noktada ya da hafta sonu geldiğinde ise içim kıpır kıpır olur dışarı çıkıp azmak isterim. Bunu da layığı ile yaparım.
Kim ne demiş umurumda değil... Ben kimseye söz vermiyorum.

Karım ya da sevgilim yok rencide edeyim, düşmanlığım yok birilerini kırayım. En kötü bir gece öncesini hatırlamam ki zaten  hatırlanacak bir şey de yoktur eminim ki.
Kısaca vaktimi içmeye sıçmaya ayırdıysam, onu da hakkıyla yapıyorum.
----
İşte sığ insan zihniyeti budur. Olayları oturduğu yerden, gördüğü kadarı ile eleştirmek; atıp tutmaktır. Daha ilerisini ve daha genişini görememektir. Üç gece sizi sarhoş gören gündüz de öyle olduğunuzu düşünür.
Birileri iki saatlik performansmdan tüm hayatımı ve kişiliğimi analiz edebiliyorsa helal olsun ona.

Ancak korkaklar kaçarlar ve de böyle atıp tutarlar, benim bu konuda bir kompleksim yok. Kimseye bir zararım da...

hobime, işime, aşkıma, gündüzüme, geceme, alkolume... kısacası beni iyi hissettiren herşeye hakkı ile bağlıyım. Atıp tutacağınıza gelin bi akşam beraber içelim; sıkıntınız olmasın ben ısmarlarım.

sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com