19 Aralık 2011 Pazartesi

19 Aralık 2011, Rakibin Gücü


sevgili YakoCanlarım,


eminim çoğu zaman içinde bulunduğunuz ilişkileri sorguluyor ve nerelerde ve hangi noktalarda hata yaptığınızı,  merak ediyorsunuzdur.
ya da herşey çok yolunda gidiyor olsa bile birşeylerden kıllanıp güzelim trafikte kaza misali işleri berbat ediyorsunuzdur.

işin ilginci belki sizin kaza yapmanız ya da hata yapmanız karşı tarafın hoşuna gidiyordur, yani bunun kimin için iyi kimin için kötü olduğu aslında meçhuldur.
belki ilişikiyi bir oyun, bir mücadele olarak ele alan partneriniz için, sizin yaptığınız bir hata onun için bir asist olabilir.

tüm bunlar birbirimize yaptığımız hamleler ve bunları karşılama biçimlerini tanımlamıyor mu?

pekiyi hangi noktalarda birbirimizi tamamladığımızı, hangi noktalarda ters düştüğümüzü biliyor muyuz ?

ilişkide iki kişinin olması onun bir takım oyunu olduğu anlamına gelmez.
yani on kişinin bir topun arkasından koşmasına benzemez :) o poligamik eşcinsel ilişki olur.
ilişki bir birey oyunudur. iki birey birbirine karşı oynar.

oyunun kalitesi, tarafların birbirlerinin güçlerinin eşitliği, ya da denkliği ile paraleldir.


çok iyi bir tenisçi bile hayatında eline raket almamış birisi ile oynadığında afallar; ama oynuyorsa  onla oynamak için sebepleri vardır.
bu ilk azmettirici sebepler oyun içinde alınan zevkin var olmadığı hissedildikçe söner gider.

ya da beklemediğiniz birisi ile tesadüfen karşı karşıya geldiğiniz zaman ummadığınız hazlar duyabilirsinir.

önemli olan tarafların karşılıklı olarak kendi tarzlarını oyuna ne şekilde kattıklarıdır. ilişki, yetenek isteyen bir oyun olmadığından dolayı herkes oynayabilir ama bu konuda da çok yetenekli sporcuların olduğunu unutmamak gerekir.

-----

günümüzde herkes panikten ne yapacağını şaşırdığı için önüne gelenle aklına geleni yapmak istiyor, boş hayaller ile sahte hayatlar çıkıyor, daha da kötüsü devam ediyor. bir kere oynamaya başladılar mı bırakamayanlar var; ama oyunun güzelliğinden değil, hırslardan, egolardan, kişisel heveslerden dolayı.


sonuçta başlık parasını verip evlenmek de var,
aşkından sevdiğini kaçırmak da..


ama bir de işi bilen iki oyuncunun birbirini bulması var ya...
işte ilişki, tamamen karşındakinin oyununa bağlı. karşındaki senin kadar iyise, ya da sen karşındaki kadar ; o zaman top döner. oyun tadından  yenmez


rakibinin topu nereye atacağını hissedebilecek büyük aşklara,
bazen kazanacağınız halde bile bile set verdiğiniz tutkulu anlara,
kimi zaman terden sırılsıklam götünden ter damlarken son vuruşta filede beraber çarpışılan erotik dokunuşlara bu gibi oyunlarda rastlanır

sahaya çıkıyorsan adam gibi çıkacaksın, bilenle çıkacaksın. zaten bilmeyenle oynayanda iş yok demektir. bir de her oyuna kazanmak için değil zevk almak için çıkmakta fayda var, denk güçlerde her oyunda aynı taraf kazanıyorsa bir şeyler ters gidiyor demektir.

tüm bu yukarıda anlattıklarım ile yıllardır güreş ve futbol dışında ciddi bir spor dalında uluslararsı sporcu yetiştirememiş olmamız konusunda ciddi bir paralelleme var sanırım :)
şike konusuna değinmiyorum bile :)

hep aynı şikayet : tesis yok :)

konu dönüp dolaşıp nasıl seçimler yaptığımıza dayanıyor. bazen hiç seçim yapmayıp yalnız kalmak boktan seçimler yapmaktan daha iyi değil mi? laf olsun diye değil bir şeyler ortaya çıktığı için bir ilişkide olmak doğru değil mi?

bizde adam tenis oynuyor, karşısındaki futbol...

tekrar söylüyorum, herkes oynayabilir
ama çok azı gerçekten kazanır.



sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com

7 Aralık 2011 Çarşamba

7 Aralık 2011, Kadınlar Bizi Neden Sevmiyor ?

sevgili YakoCanlarım,


kadınlara nasıl davranacağını bilememek konusunda eşi benzeri görülmemiş bir başarı gösteren biz erkeklerin bunca işinin gücünün arasında aslında kadınlarının minicik beklentilerini göz ardı etmemelerinin çok da zor olmadığını söylemek isterim.

nasıl bi açlık ya da ego durumunu sahibiz bilemiyoum ama kadınları kendimizden itmek konusunda çoğu zaman muhteşe performanlar yakalıyoruz. halbuki kadınların istedikleri, bekledikleri de çok değil.

kadınları kendini yeteri seviyede sevdirmek ve bağlamak için inceden bir gaz debriyaj ayarı yapmak yeteli olacaktır. Galen'in de söylediği gibi herşeyin fazlasının zehir olduğunu bildiğimizden bu sınırların neler olduğuna bir bakmakta fayda var.


kadınınızın yanında olun yakınında değil; biliyorum bir çoğumuzda sıçıp batırmak korkusu ile kendini tam olarak açamama ya da sonuna kadar istediği gibi gidememe gibi problemler var ama bir kadının yanında hayalet gibi olmaktansa hiç olmayın daha iyi. eğer kadın erkeğini olduğu şekilde kabul edemiyorsa ya da sürekli olarak yanında olmasında şikayetçi ise zaten ortada bir problem var demektir. kendinizi hissettirmekten çekinmeniz onun da sizi hissetmesinden çekinmesi demek olacaktır.




koruyun, kollamayın; evet şu dönemde kimsenin korumasına ihtiyaç duymadıkları bir gerçek ama siz kadınınızı koruyun. havalı olmak ayağına uzaktan atıp tutmak yerine onu gerçekten koruyun; ama bunu yer yer hissettirmeden yapın ki kadın sadece ihtiyacı olduğu anlarda onun yanında olduğunuzu bilsin. kekeleme yapmayın

sarılın, sarmalamayın; sıcak bir sarılmak bir kadına ne kadar çok şey ifade ediyorsa, götünün dibinden ayrılmamamnız da bir o kadar sıkıcı ve mide bulandırıcı olabilir.

alelade öpmeyin;  en basit, en acele anlarda bile manasız, basit öpücükler vermeyin. öpücük minicik ve kısacık sürse bile manalandırın. laf olsun diye gözlerinin içine bakmadan, nereyi öptüğünüzü görmeden dudak götürmeyin.


sahiplenin, sahibi olmayın; en CEO kadın bile sahiplenilmek ister sevgili YakoCanlarım. en kuvvetli kadının içinde bile, sevgilisi nasıl bir erkek olursa olsun, sahiplenilme dürtüsü vardır. ancak bunu yaparken yine ayarı fazla kaçırıp da bu kadın sizin malınızmış gibi davranmaya başlarsanız afallarsınız. kadınlar ayakları üzerinde durabilme yeteneğine sahip olduklarından her yemekte ya da alışverişte hemen kredi kartınızı çıkarmayın. siz olmasanız da yaşayabileceğinizi  unutmayın.

sikmeyin, sevişin: teskerenizi o gün dahi olmuş olsanız bu tavsiyeye uyun. ne kadar azmış olursanız olun karşınızda duran kadın sizin için birşeyler ifade eden bir kadın ise bu işlevi de ortama uydurmanız gerekecetir. öylece bir kadının tepesine atlayıp pompalıyormuşçasına zıplamak hoş karşılanmayabilir.

sevişmeyin, sikin; bazen de tam tersi çok hoş karışlanabilir. çünkü burada bir duygu alışverişi söz konusudur ve belki de o an için partnerinizin vahşi beklentileri vardır; üzerinize düşeni yapmaktan çekinmeyin.


ve son olarak karşılık beklemeyin, sevin; analarımız nasıl biz erkekleri büyütüyorlar ve şımartıyorlar bilemiyoruz ama burada bize hiçbir kadın kızamaz. bizi karşılık beklemeden sevdiklerinden dolayı şımartıp herşeye bir karşılık beklemeye alıştıran yine siz kadınlarsınız işte. yine de ne olursa olsun her "seni seviyorum" dediğinizde karşılık beklemeyin, yaptığınız her jestin, her kibarlığın arkasını baklemeyin. içinizden geliyorsa yapın. gelmiyosa kendizini kitlemeyin zaten çekin gidin.


anlayacağınız sevgili YakoCanlarım, kadınlar çiçek gibidir. hangi salak bu benzetmeyi yapmış bilemiyorum ama kadınları çiçekten çok yumutaya benzetmek daha yerinde olacaktır. hepsinin kabuğu var ama içinin nasıl olmasını istiyorsanız pişirdiğiniz suyu ona göre ayarlamanız gerekiyor.

ya da sahanda yapın bitsin.



sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com

1 Aralık 2011 Perşembe

1 Aralık 2011, Pekiyi Ya Bir Erkeğin Bekar Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?

Anlayamazsınız...

Sevgili YakoCanlarım,

Erkek diyip de yerin dibine soktuğunuz bu mahlukat yıllar yılı sizler için sineğin suyunu çıkarırcasına hesap kitap yapmamışmıdır?
iyi yerlerde hesap öderken gizli gizli kredi kartı limiti sorgulamalar, alışverişte cüzdan unutmalar(günah almayalım bunu ben de çok yapıyorum kasıtsız :) ), gizli gizli telefonlardan mesajlara bakmalar...

bakın arkada uyuyorsunuz
Bunların hepsi erkek mühendisliğinin olağan bir sonucu değil midir. Aslında erkeklerin doğal olarak siz kadınlar ile uğraşırken geçtiği eğitimi bir üniversitenin müfredatına koysanız, bir Allahın kulu mezın olamaz.

çünkü erkeğin karşısında kadın gibi kılı kırk yaran bir cins-i latife vardır. adı üstünde... şaka gibi bir cins..

bir erkeğin gündelik hayatındaki problemeler genellikle cetvelle çizilmiş gibi muntazamdır.
ayın yirmidördünde vergiler verilir, ondan bir hafta sonra maaşlar.
çekler karşılıksız çıkar, mallar zamanında yetişmez, müşteriler memnun olmaz.
en fazla eve gittiğinde tuvalet kağıdı bitmiştir; onda da götünü havluya siler bu hayan.

işte erkek adamın gündelik sorunları bunlardır. çözümleri iyi kötü bellidir.
----

gelin görün ki hayatında kadın olan bir erkek için aynı şey asla söz konusu olamaz. erkeğin kadını bir ömür etüd etmesi gerekir çünkü kadının problemleri fırıldak gibi oynaktır, sürekli olarak hemencecik adaptasyon isteyen durumlara haizdir. nasıl ki vucudunuzun ne zaman neye alerji çıkaracağını bilmezsiniz, kadın sorunları da böyle belirsizdir işte.

ve biz erkekler siz kadınlar mutlu etmek için götümüzü yırtıyoruz; tek sermayemizi...

-----
siz bizi aptal sanmaya devam edin ama unutmayın ki evrim teorisi en güçlü olanın ayakta kaldığı gerçeğini savunur. siz kadınlar akıllı olabilirsiniz ama biz, sizi survive etmek durumundayız. Demek ki ne yapmışız? siz bizi mışıl mışıl uyuyur sanırken biz de boş durmamışız. çalışmışız... çalışmışız. (birinci çalışma manen ikincisi madden)

kadının gazabından kaçmak için her daim türlü icatlar geliştirmişiz. bunlardan en sinsi olanı da : iş.

batCave
siz bizi işe gidip bütün gün çalışıyor sanıyorsanız bir güzel avcunuzu yalayın. iş denilen yer gidilen ama icraat yapılmayan yerdir. erkeğin gizli üssüdür. kadını ya da kadınları ile ilgili tasarıların yapıldığı yerdir. batcave'dir.



siz onu hasta bakıyor, bir davada, ya da önemli bir reklam metni yazıyor sanıyor olabilrisiniz ama onun yaptığı tek şey önümüzdeki ay sizi nereye yemeğe götüreceğini, size neler alacağını, ayın kaç günü yurtdışında olacağınızı vb gibi şeyleri hesaplamaktır. işte orada ince mühendislik icra edilmektedir.


siz kadınlar akşama bir çiçek ya da macrocenter torbasına talim ederken bizler sizi nasıl uyutacağımız çoktan hesaplamışızdır bile. söyleyin bakalım kaç erkek parmağını rahatsız ediyor diye yüzük takmıyor ?

ne demek parmak rahatsızlığı, yıllardır girmedik delik bırakmayan parmak yüzüğü sokunca mı kaşınmaya başlıyor ?

pekyi ya evlilik planları yaptığınız sevgilinizin başka bir sevgilisi olduğunu, dahası onunla evlilik planları yaptığını öğrendiğiniz gün ne yaptınız?

size yanlışlıkla hayatındaki başka bir kadının adı ile hitap ettiğinde saflığına verip affettiniz değil mi ?
paylaştığınız yataktaki çarşaflar hergün onun tertemiz bir erkek olmasından dolayı değişiyor değil mi ?
evleneceksiniz ama siz onun bazı maddi sorunlarını halledip hazır olmasını bekliyorsunuz değil mi ?

------

siz bunları bekliyorsunuz ve bir erkeğin nasıl bekar olup olmadığını anlamaya mı çalışacaksınız?
hayatta kadın zekası kadar az şey korkutmuştur beni(ibne zekası) ama nietzche ne demiş?
seni öldürmeyen, daha güçlü kılar.
------

size sonsuz teşekkürler,
bizi daha güçlü yaptınız :)
bekar mıyız değilmiyiz ?
uğraşmayın...

ama iyi ki varsınız


sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com

29 Kasım 2011 Salı

29 Kasım 2011, Bir Kadının Bekar Olduğunu Nasıl Anlarsınız ?

sevgili YakoCanlarım,

biz erkekler için her zaman karşı cins ile ilişki kurmak ya da kurmaya çalışmak, acısı ile tatlısı ile, her zaman yeni bir macera olmuştur. kimisi erkek tereyağından kıl çeker gibi kadınlar ile konuşmaya başlar iken, kimisi için kaşısında melek görmüş peygamber gibi tereddüte haiz bir durumdur.

tabi ki de bir yere girdiğimi zaman ilgimizi çeken bir kadın ile iletişim kurmak doğamızda olan bir şey...
Ve de herşeyden önce bu kadınla flört etmenize mani olacak bir erkek olup olmadığı.

bana sorarsanız bir kadının hayatında birisinin olup olmadığını öğrenmenin en kolay yolu net bir şekilde gidip sormaktır ancak buna cesaret edemeyen kimi mini bünyeler için mini ipuçları vermek benim için bir görevdir.

eğer söz konusu kadını uzun vadede de gözlemleme imkanınız var ise şu detaylara dikkat etmeniz işinize yarayabilir

1. kolunda bir adam yoksa ; tabi ki de bir kadının sürekli olarak yalnız dolaşıyor olması onun büyük ihtimalle bekar olduğu anlamına gelir ancak bu ifadede asla bir kesinlik söz konusu olamaz çünkü kadınlar kendi hemcinsleri için yaşadıklarından buradaki ufak ihtimal etrafında görünmek istemediği bir adamla beraber olmasıdır. bu adam da muhtemelen bu gerçeği kabul edecek kadar gurursuzdur.




2. işinde terfi ettiyse, çok erkekli bir şirkette yönetim kurulu kadrosunda ise; bir kadının iş hayatında başarılı olmasının tek sebebi hayatında oyuncak olarak oynayacak bir erkeğin olmamasıdır. kadınlar için başarı konusundaki motivasyon, sadece başka kadınların gözünde başarılı olmaktır. bu bağlamdadır ki kendisini topluma kabul ettirecek aracı üstesinden geldiği bir erkek değil, altından kalktığı bir iş olmalıdır. unutmayın; kadın asla ve asla yaptığı işi sevmiyordur. sevdiği başarıdır.

3. sürekli olarak saç modelini değiştiriyorsa: kadınlar ve saçları konusunda bilinenlerin tekrar tekrar üzerinden geçmeye gerek yok. bir kadın, herhangi bir erkeğin dikkatini çekemeyeceğine karar verdiği gün saçını değiştirir. erkekler konusundaki başarısılıklarını kendi karakterlerindeki kusurlarda ya da şımarıklıklarında değil ama saçlarında bulurlar.
saç bir erkek yemi değildir, sadece potansiyel rakiplerinden farklı ve üstün olmak için uğraşılmıştır. bunun yanında bir gün bir saç modeline düşecek erkek elbet bulunur.

4. sürekli çok alkol alıp çok neşeli bir profil çiziyorsa; bu kadının içki potansiyeli ve neşesi sizi sakın kandırmasın. erkeğini ağına düşürdüğünü hissettiği saniye bu özellikleri hiç olmamışçasına davranacak kadın için kendini komik ve eğlenceli duruma düşürme, tehlike çanlarının tiz notalardan çaldığına delalet etmektedir.

5. suni döllenme ile çocuk sahibi olmak istiyorsa; zaten bu demeci veren kadın kendi statüsünü sizin gözünüze sokuyor demektir. sevgili YakoCanlarım, siz siz olun bu yalana inanmayın. hiçbir kadın hayatında bir erkek olmadan çocuk büyütmek istemez. o çocuk da hayatında bir erkek olmadan o kadının onu büyütmesini istemez zaten. bu tür safsatalara erkeklerin gözüne girmek ve kendine değer ve anlam katmak adına sıkılan palavralardan başka bir şey değildir. sonra nolur O..çocuk?

6. bacaklarında dizlerinden kasıklarına kadar giden alanda kıllar bitmişse; kadınların kadınlar için yaşadığını çok kez belirttik. bu maddede değinilen olay buna en kuvvetli örnektir. bir kadın birisi ile yatağa girmeyecekse kaynaklarını boşa harcamaz. buna zaman ve jilet de dahildir. sadece görünen kısımlarını temizlemesi günü kurtarması için yeterli olacaktır. ha bacakların durumunu nasıl anlayacağım derseniz; bu göz ile kolay kolay yapılabilecek bir gözlem değildir dolayısı ile sizin marifetinize kalmıştır.

7. gereğinden fazla yemek yiyor ise; sevgili YakoCanlarım. kadınlar erkeklerin önünde asla yemek yemezler. sadece yiyormuş gibi yaparlar. kadınların yemek yediği gizli zaman ve yerleri vardır. bir kadın için erkeğinin önünde yemek yemek onun itibarını zedeler, zarafetini bozar. bir kadının çevresini umursamadan yemek yemesi onun takacak bir şeyi olmadığına ispattır.

8. lezbiyen ise; lezbiyen kadını orada burada kayıtsızca yiyiştiği kadınlardan ve yaş farkı gözetmeksizin diğer tüm kadınlara aynı şekilde hitap etmesinden anlayabilirsiniz. bir de kısacık saçlarından. ama bu her kısa saçlı kadının lezbiyen olduğu anlamına gelmez boş yere etrafınızdaki kapıları da kapamayın.

9. ve son olarak, en yakın arkadaşı gay ise; su götürmez bir gerçektir ki söz konusu kadını ne kadın camiası ne de erkek camiası kabul edebilmiştir. uzun uzun dedikodu yapacağı ve beraber alışverişe çıkabileceği bir arkadaşa sahip olması onun da pes etmişliğinin bir belirtisidir. böyle bir kadına dikkat edin bir kez bulaştığınız zaman geri dönme şansınız olmayabilir.

iyi bir gözlemcinin hayatının başkalarının hayatına nazaran daha kolay geçtiği bir gerçektir sevgili YakoCanlarım. Mesela Sherlock Holmes... yine de şu hayatta açık ve net olmak kadar kolay başka bir yol olduğunu düşünmüyorum.

umarım sıra size gelirse elinde yeteri kadar jilet kalmıştır..


sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com

27 Kasım 2011 Pazar

27 Kasım 2011, Biz Erkekler Gerizekalı Olabiliriz ama Siz Kadınlar Daha Gerizekalısınız Çünkü Peşinden Koştuğunuz Bu Gerizekalılardır

Sevgili YakoCanlarım,

tarihin ilk öküzü, tabi ki bir erkek. 
kadınlar ve erkekler arasındaki sonu gelmez kovalamacayı tarihin bilinen ilk günlerinden beri duvar resimlerin ve çeşitli yazıtların konusu olmuştur.

gelin görün ki kendi kanaatimce tarihin ilk gününden itibaren bu 27 kasım 2011 gününe kadar karın erkek kovalamacalarındaki rutinlerde bir değişiklik olmamıştır.

erkeğin avcı kadının evci rolu birbirlerini kovalmaları fikri ilk olarak havva anamızın bir oyunymuş gibi gösterilmiş olsa da ademin de bu oyunda seve seve başrol oynamış olması biz erkekleri de bir o kadar resmin içine koymuş oluyor.

yine de aradan geçen binlece yıl içinde erkeklerin kadınların yollarını çözememiş olmasının karşısında kadınların erkeklerin yollarını en az yüzbin kere çözmüş olmaları gerekir iken böyle bir şeyin yanından geçilmemiş olması da kadınlık tarihinin bir ayıbıdır.

şimdi biz erkekler hakkında biraz ipucu vermek istiyorum;

tüm bu yukarıda üzerinden geçtiğimiz tarih boyunca erkeğin zavallı beyni üzerinde hiç değişmemiş bazı gerçekler vardır.
erkek her konuda hemcinslerinden üstün olmayı sever,
erkek amsalaktır,
erkek ameledir; erkek çalışandır, güçlüdür, kaslıdır ve çoğu zaman da kendisine verilmiş olan bu nimetleri kullanamayacak kadar da salaktır,
erkek kendini düşünür, bencildir; duygusal anlamda özürlüdür, istediği herşeyi her an elde edebilecekmiş gibi görür. işte bu yüzden de kadınları bir süs eşyası olarak görmek aşağılık davranışı da bir erkek imzasıdır.
bu da günümüz öküzü

çünkü erkek her konuda en üstün olmak ister, ve erkek için kadının güzeli makbuldur. güzeli makbuldur ki koluna takıp da bir yere girdiği zaman diğer bütün erkeklerin gözlerini onun üzerinde görmek ister.

sadece kadın değil, arabanın, saatin, çantanın yani kendince tüm süs eşyaların en pahalısı ya da en güzeline sahio olmalıdır ki rakiplerinin gözüne sokabilsin, kendinin onlardan daha üstün olduğunu cümle aleme duyurabilsin...
-----

pekiyi bizim sırrımız bu kadar basit, biz sadece kendimizi ve hemcinslerimiz üzerindeki üstünlüğümüzü düşünen aciz çocuklarız; ve bu bağlmada bir o kadar da elde edilmemiz kolay iken, siz kadınlar neden buna kanıyorsunuz ?

kadınlar olarak neden bu gerçeklerin son derece farkında olmanıza rağmen bizim gibi gerizekalı bir ırkın kanatlaırnda arıyorsunuz bir çok cevabı? bence fazla iyi niyetlisiniz.

demek ki tüm bu gerçekler göz önüne alındığında siz kadınların üremek ve kendi neslinin geleceğini garanti altına almak dışında bir derdiniz yok. bir sonraki imalatınızın bir kadın ya da erkek olması farketmeksizisin siz de güç aradığınızı belli ediyorsunuz ki karşınızdaki ahmaklar size süs eşyasıymış gibi muamele yapmaya devam ediyor.

yok öyle bir şey... bizler son derece basit hayvanlarız aslında.
tek yapmanız gereken tüm bu gerçekleri göz ardı edip kayıtsızca sevdiğiniz ve sizi de bu şekilde seven bir erkek ile beraber olmak .
zaten bir sonraki nesil aşkın kokusunu alırsa o da karşısındak iher kim olursa olsun süs eşyası gibi davranmayacak ve gerçek ilişkinin altını eşeleyecektir.

------

buna ben bile hayır demem
etrafınızın iyice bir koklayın kadınlar, geleceğinizi garanti altına almanız adına elde edebilecğeiniz bir sürü herkül var ama bu ancak neslinizin ancak aynı şekilde devam etmesine yarayacak ve hastalıklı bireylerin üremesine ve türemesine tekrar tekrar sizi vesile edecektir.

halbuki kendi ayaklarınız üzerinde, madden ya da menen, durduğunuz ve karşıklı olarak sevgi ve aşk alışverişi yaptığınız bir ruh eşi; hem elde etmek açısından çok daha kolay olacak hem de bundan sonraki nesillerinziin sağlıklı birer birey olması açısından çok daha faydalı olacaktır.

-------

biz erkekler göre göre öğreniriz. önce bizi yontun ki sonra adam gibi olanlarımızı kovalayın. aşkın ne olduğunu bilemeyebilriz ama kokusunu almadan büyürsek yukarıdaki hödüklerden farkımız kalmayabilir.

aşık olun, aşkla büyüyün; büyütün... işte o zaman kadınlar da erkekler de kovalamaya değer hayvanlar olacaktır...


sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com