21 Nisan 2014 Pazartesi

Yalnızlığın Dayanılmaz Hafifliği - 21 Nisan 2014

Ciddi tespitlerim var...
Son 20 sene üzerine...

İlk cep telefonunun çıktığı 1994 senesinden bugüne kadar teknolojik anlamda insanoğlunun geçtiği süreç tamamen bir (d)evrim niteliğinde. Ceplerimize giren ve en az bizim kadar kişisel olan bu mobil cihazların toplumsal bir kavram ile nasıl bağdaştırılabildiği anlamak pek zor değil. Belirli bir eğitim ve farkındalık seviyesine ulaşmış olan herkez yalnızlığın dayanılmaz hafifliğine bu şekilde erişiyor.

Neden mi? Nedenini Freud uzun uzun anlatmış zaten. Medeniyet adı altında kendi cinselliğinin ağırlığı altında boğulan insanoğlunun feryadıdır bu. Çünkü aslında insanoğlu insanoğlu değil, hayvanoğludur. Bilimin çok eskilerden beri kabul ettiği bir gerçektir insanın hayvan olduğu. Hayvanlar da ağırlıklı olarak biseksüeldir ve bilinçsiz bir üreme iç güdüsü ile birbirlerini kovalayıp dururlar...

Son iki on yılda yaşanan tekno-devrim insanın kendisi ile tanışmasına, içindeki canavarı çıkarmasına ciddi anlamda çanak tutmuştur, zira yukarıda bahsettiğim kovalama zeminini insanoğlu için uygulanabilir hale getirmiştir. Özellikle tarihin başlangıcından beri erkekler tarafından pasifize edilme çabası altında ezilip büzülmüş kadınların medeni toplumlar tarafından erkekten üstün olduğu gerçeği fark edildikçe durum iyice belirgin bir hal almıştır. Tekno-devrimin yarattığı platform sayesinde kadınlar da erkekler kadar girişken ve avcı karakterine bürünmüşlerdir.

Hal böyleyken sevgilisinden beklediği telefonun meşgul edilmemesi için ailesi ile kavga eden modelden, -tek tuşla yatağıma- modeline geçiş olmuştur. Artık insanların birbirlerini bulması, birbirlerine erişmesi çok kolaydır. Evvelden tanışmayı hayal bile edemediğiniz insanlara günümüzde bulunduğunuz her konumdan ulaşmak saniyeler sürmektedir. Bu sistem de, bir türlü doymak bilmeyen insanın hayatında çok cazip bir seçenekler yelpazesi olarak boy göstermiştir. Hasıl olan çiftleşme enflasyonu ise insanların birbirlerine karşı tahammül sınırlarını ciddi boyutta azaltmıştır. Çünkü aslında insanın insana tahammülü zaten yoktur.


Bu gerçeklerle yaşayıp da neler olup bittiğinin farkına varamayan insan mutsuz olup durmaktadır. Mesele şu ki, sadece farkında olmadan kendi gerçeği ile yüzleşmektedir. Birbirini kovalayan hayvanlardan ibaret olduğunu unutup toplum icadı olan evlilik, tek eşlilik gibi modellerde başarısız olduğunu düşünüp üzülür durur... 
Bu gerçekler insanların ilişkilere olan bakışını ve yaklaşımını da bilinçli ya da değil, sarsmaktadır.

Ama yalnızlığı dayanılmaz şekilde hafif kılan da bu gerçeklerin ta kendisidir.

Dahası; yalnızlık hafiftir.

Sevgiler Saygılar
Yako'nuz
                                                                               yakolugunler@gmail.com