21 Ekim 2010 Perşembe

21 Ekim 2010, I, Bir Film Olarak the Experiment

Sevgili Okuyucularım,

Dün uzun zamandan beri izlediğim en güzel filmlerden bir tanesini izledim. İsmi, tahmin edebileceğiniz gibi "the Experiment" yani Deney. Filmin konusu da tamamen bir deney üzerine kurulu. ama öyle deney deyip geçmeyin, pamukta fasulya yetiştirmek ya da Sek Süt şişesinde yumurta pişirmeye hiç benzemiyor.

Filmde bahsi geçen deney bir grup insana mapus deneyimi yaşatmak üzerine kurulu. Şöyle ki sıradan bir grup insan gönüllü olarak (14bin dolar karşılığı) katıldıkları bir deneyde mahkumlar ve gardiyanlar olarak iki gruba bölünürler ve sözde bir hapisaneye iki haftalağına kapanırlar, gerisi zaten malum.

ilk dikkatimi çeken şey, her zaman iyi niyeti provoke eten gevşek yapılı bir adamın liderliği öyle ya da böyle ele geçirmeyi becerebilmesi oldu, ki bu dünyanın her yerinde geçerli biliyosunuz. Yani devlet başkanlarından bahsediyoruz. ikinci dikkatimi çeken olay ise baskı ve zorlu şartlar altında saygı duyulan otoritenin normalinden daha etkili olduğu idi. Hoş film zaten daha çok bunun üzerinde duruyor, şöyle ki insanların içinde bulunduğu sıkıntılı ortam sinematografik anlamda renkler ve basık ortam anlayışı ile yansıtlımış. Bu ortam sizi ilk dakikadan içine çekerken deneklerin pskiolojik durumları ile bir empati kurmanıza yardımcı oluyor ancak ondan sonra kendi içinizde bazı sorular sorup taraf seçmeye itiyor sizi film. Bu bağlamda kurgu gerçekten çok başarılı.

Bu minvaldeki filmde kullanılan jargon normalmiş gibi algılansa da aslında ilerledikçe biraz ağır olduğunu hissediyorsunuz. Zaten ben minval ve jargon kelimelerinin her zaman gereksiz birer süs kelimesi olduğunu düşünmüşümdür. Hatta her ikisi de hemen hemen aynı manaya çekilebilir. kanaatimce. Jargon kelimesi her zaman daha kuvvetli gelmiştir kulağıma kaldı ki Minval kelimesi zavallı bir fasıllı lokantayı andırırken Jargon kelimesi kol kasları ile bir anda bakterileri uzaklaştıran çamaşır suyu katkılı deterjan, ya da deterjan katkılı çamaşır suyunu çağrıştırmaktadır.

Filme dönmek gerekirse, karakterlerin hem baskı altında hem de zaman içindeki kıvılcımlanmalarını gözlemlemek son derece düşündürücü. Ortam ve şartlar değiştikçe deneklerin de buna ayak uydurmaları görmeye değer. Ayak ve baş hikayeleri ise gerçekten içinde bulunduğunuz toplumda nerede olduğunuz ya da olmanız gerektiğini konusunda kendinizi size sorgulatıyor, hatta öyle ki bir çok kez ne kadar çok hakkınızın yendiğini düşünmenize bile vesile oluyor.

Holywood saçmalıklarının birbiri ile yarış  hali olduğu bir dönemde böyle bir filmin çekilmiş olması ve biz izleyicilere ulaşmış olması gerçek bir başarıdır sevgili okuyucularım. Size de tavsiyem biraz olsun hayatı sorgulama tandansınız varsa bu filmi izlemeniz ve çaresizliğin evriminizin bir parçası olduğuna kanaat getirmenizdir. Tabi ki herkes aynı sonucu çıkaracak diye bir şey yok siz yine izleyin derim ben.

kucak dolusu opucukler

1 yorum:

  1. Yakocum,

    Seni bu filmin 2001'de cekilmis olan yikilan orijinal versiyonunu seyretmeyip, cakma, yalandan yalan, karadenizli idrisin basrol oynadigi Hollywood versiyonunu seyrettigin icin tebrik ediyorum ve basarilarinin devamini diliyorum... Lutfen okuyucularini yanlis yonlendirme...

    http://www.imdb.com/title/tt0250258/

    Sevgiler,

    Ikizin OD

    YanıtlaSil