10 Kasım 2010 Çarşamba

10 Kasim 2010, I, Kadınların Seçim Haklarını Bertaraf Etme Yetenekleri

İlişkiler üzerinde cok fazla duruyorum biliyorum.
Ancak duyduğum bazı şeyler beni o kadar şaşırtıyor ki, değinmeden geçersem kendimi sorumsuz hissedeceğimi düşünüyorum. Hem de kadinlara karşı sorumsuz.

Bir ilişkinin girişini de, gelişmesini de, sonucunu da tayin eden taraf kadındır. Tanrının bir lütfu olarak aşkını paylaşacağı insani seçme hakki kadina bahşedilmiştir. O zamanlar cok fazla seçenek olmamasına rağmen Adem ve Havva'dan beri bu kaide değişmemiştir. Erkek seçemez, seçtiğini sanıyorsa da sadece cok kurnaz bir kadın tarafından seçilmiş demektir.
Dolayısı ile kendisine verilmis olan seçim hakkini doğru ya da yanlış kullanıp ilişkinin ibresinin ne yöne gideceğini tayin eden taraf, kadın tarafıdır.

Bu seçimi bir kere yaptıktan sonra arkasında durmak ve bununla beraber gelen sorumluluk ve yükün altına girmek de yine kadının görevidir. Çünkü coğu zaman akıllı bir kadinin ilişkisini yönetme biçimi dışarıdan bakan gözlerce erkek hegemonyası gibi gözükse de, içeride durum oyle degildir. Bunu söylerken kastettigim hadise, kadının himayesine aldığı erkeği sahiplenmesi ve onu da olgunlaştirmasi ödevidir. Erkeklerin duygusal dünyalari kadınlar olmadan olgunlaşamaz, dahası, zaten erkeklerin yaşa bağlı olgunluk seviyelerinin kadinlarin gerisinde olduğu, ve ilişkilerinde kadınların sahip olduklari cesaret ve açık sözlülüğün onda birine sahip olmamaları bu konuda bir rehbere ihtiyac duymalari icin yeterli sebeplerdir.

Kadin ise secim hakkina haiz olmak ve yuvayi yapmak ile gorevlendirilmiş cins olarak, her zaman en doğru secimleri yapan taraf değildir.
Özellikle bizimkisi gibi insanlarin kendi gemilerinin dümenlerinin başına gec geçtiği, sosyal bağları sarsılmaz nitelikteki toplumlar için bu daha zordur çünkü " armut piş ağzıma düş" zihniyeti ile coktan yoğurulmuşuzdur. Unutmayin ki hala daha eş seçimine annelerinin babalarinin karar verdigi insanlar var bu toplumda. Bireysellikten bu kadar uzak olunca haliyle seçme hakkinin da dengesini bozan unsurlar cikiyor ortaya.

Bir kere bizim insanimiz onay ister. Guzel bir kadin çirkin bir erkekle görünüyorsa laf yer. Bu yediği laflar, onun arzuladigi onayin tam zıttı bir nitelemedir. Ya da varlıklı bir ailenin erkek evladi kendinden daha düşük ekonomik gelir seviyesine sahip olan bir kadini sevdiği zaman, baska mecralar işin içine girerler. Bizim toplumumuzda bireysel sevme hakki bile yoktur ki bireysel secme hakki olsun.

Tum bu toplumsal engelleri bir kenara atsak bile yapilan secimlerin boyle bir hamur üzerinden olacağı aşikardır. Yani ailesinin kucağından gelen erkegi bir kez daha buyutme islemi bu deda kadının sırtına binecektir. En modern geçinen erkeklerde de bu boyledir. Erkek kadından çıkar ve kadına girer. Kadinin tersine erkegin kabul etmeme hakki vardır ki, çoğu zaman kullanmaya cesaret edemezler.

En genel bir itirafı ya da duygusunu söylerken bile bin derededen su getiren korkak erkek cinsi, hedefine keskin bir biçimde odaklanmış ve sonuca ulaşmak için herşeyi direkt olarak yapmaya hazır bir kadın cinsinin yanında zayıftır.

Yani bir kadin icin yaptığı seçimin öneminin sonradan farkina varmasi hayatinin kabusa dönmesi ile eşdeğer olacaktır. Bu secimleri yaparken kendisinin ne kadar olgunlaşmış olduğu ve akli selim derecede muhakeme yeteneğinin gelişip gelişmediğini tahlil etmesi gerekir. Erkeklerin doğal bir seçme hakki olmadıklarından, kendilerini seçen tarafa fazla zorluk çıkarmadan giderler.

Bu cok normal bir döngüdür ve her zaman bu isin korkunc sonuçları olacaktir diye bir şey söz konusu değildir. Üzüm Üzüme baka baka karardiği gibi zaman icinde birbirini cok seven ve birbirinden kopamayan ciftlerin büyüttüğü güzel ilişkiler de ortaya çıkacaktır ancak bir çoklarımızın hayatında cektigi kalp acilari da bu normal dongunun bir sonucudur ve daha geneldir.


Sonuç itibari ile kadin kismi erkegini secerken karşısından ne alacağını, ama dahasi ona ne verebileceğini, ve bunun sonucunda ortaya cikan ilişkinin verimli olup olmayacağını kestirmek durumundadir. Kısaca en büyük sorumluluk kadındadır. Erkeklerin hic büyümeyen çocuklar olduğunu kabul edip beklentilerini de ona göre belirleyip erkek okumayi öğrenmek durumundadir. Hayatında saçmalığa yeri olmayan bir kadinin, olmamış erkegi onceden tahlil edip, onunla hic uğraşmaması doğru olacaktir. Böylelilke bir ilişkinin en azından giriş ve gelişme aşamaları sıkıntısız geçecektir.

Secimler dogru yapildiktan sonra ilişki de gelir aşk da...

Sevgiler Saygılar

Yakonuz
yakolugunler@gmail.com

2 yorum:

  1. Sevgili Yako; Ne guzel yazmissin ama erkegini olgunlastirmaktan yorulan ve artik vazgecen kadin icin ne diyeceksin? Bazen gorup bilip yine de yasadigin iliskinin icinden cikmak bile yillarini aliyor.Hadi ciktin diyelim sonra bir daha nasil cesaret edeceksin? Budur dedigin bile o cikmiyor cunku.
    Daha cok sorularim var ama imza gunune sakliyorum :))
    Ozgur

    YanıtlaSil
  2. erkek her zaman cocuktur bu boyledır degışmez bunun bılıncınde davranmalı.kadınların en buyuk hatası bence karşındakını değiştirmeye çalışmaktır.elımızdekı mal bu deyıp oldugu gıbı kabul etmek işin sihiri.

    YanıtlaSil