19 Aralık 2011 Pazartesi

19 Aralık 2011, Rakibin Gücü


sevgili YakoCanlarım,


eminim çoğu zaman içinde bulunduğunuz ilişkileri sorguluyor ve nerelerde ve hangi noktalarda hata yaptığınızı,  merak ediyorsunuzdur.
ya da herşey çok yolunda gidiyor olsa bile birşeylerden kıllanıp güzelim trafikte kaza misali işleri berbat ediyorsunuzdur.

işin ilginci belki sizin kaza yapmanız ya da hata yapmanız karşı tarafın hoşuna gidiyordur, yani bunun kimin için iyi kimin için kötü olduğu aslında meçhuldur.
belki ilişikiyi bir oyun, bir mücadele olarak ele alan partneriniz için, sizin yaptığınız bir hata onun için bir asist olabilir.

tüm bunlar birbirimize yaptığımız hamleler ve bunları karşılama biçimlerini tanımlamıyor mu?

pekiyi hangi noktalarda birbirimizi tamamladığımızı, hangi noktalarda ters düştüğümüzü biliyor muyuz ?

ilişkide iki kişinin olması onun bir takım oyunu olduğu anlamına gelmez.
yani on kişinin bir topun arkasından koşmasına benzemez :) o poligamik eşcinsel ilişki olur.
ilişki bir birey oyunudur. iki birey birbirine karşı oynar.

oyunun kalitesi, tarafların birbirlerinin güçlerinin eşitliği, ya da denkliği ile paraleldir.


çok iyi bir tenisçi bile hayatında eline raket almamış birisi ile oynadığında afallar; ama oynuyorsa  onla oynamak için sebepleri vardır.
bu ilk azmettirici sebepler oyun içinde alınan zevkin var olmadığı hissedildikçe söner gider.

ya da beklemediğiniz birisi ile tesadüfen karşı karşıya geldiğiniz zaman ummadığınız hazlar duyabilirsinir.

önemli olan tarafların karşılıklı olarak kendi tarzlarını oyuna ne şekilde kattıklarıdır. ilişki, yetenek isteyen bir oyun olmadığından dolayı herkes oynayabilir ama bu konuda da çok yetenekli sporcuların olduğunu unutmamak gerekir.

-----

günümüzde herkes panikten ne yapacağını şaşırdığı için önüne gelenle aklına geleni yapmak istiyor, boş hayaller ile sahte hayatlar çıkıyor, daha da kötüsü devam ediyor. bir kere oynamaya başladılar mı bırakamayanlar var; ama oyunun güzelliğinden değil, hırslardan, egolardan, kişisel heveslerden dolayı.


sonuçta başlık parasını verip evlenmek de var,
aşkından sevdiğini kaçırmak da..


ama bir de işi bilen iki oyuncunun birbirini bulması var ya...
işte ilişki, tamamen karşındakinin oyununa bağlı. karşındaki senin kadar iyise, ya da sen karşındaki kadar ; o zaman top döner. oyun tadından  yenmez


rakibinin topu nereye atacağını hissedebilecek büyük aşklara,
bazen kazanacağınız halde bile bile set verdiğiniz tutkulu anlara,
kimi zaman terden sırılsıklam götünden ter damlarken son vuruşta filede beraber çarpışılan erotik dokunuşlara bu gibi oyunlarda rastlanır

sahaya çıkıyorsan adam gibi çıkacaksın, bilenle çıkacaksın. zaten bilmeyenle oynayanda iş yok demektir. bir de her oyuna kazanmak için değil zevk almak için çıkmakta fayda var, denk güçlerde her oyunda aynı taraf kazanıyorsa bir şeyler ters gidiyor demektir.

tüm bu yukarıda anlattıklarım ile yıllardır güreş ve futbol dışında ciddi bir spor dalında uluslararsı sporcu yetiştirememiş olmamız konusunda ciddi bir paralelleme var sanırım :)
şike konusuna değinmiyorum bile :)

hep aynı şikayet : tesis yok :)

konu dönüp dolaşıp nasıl seçimler yaptığımıza dayanıyor. bazen hiç seçim yapmayıp yalnız kalmak boktan seçimler yapmaktan daha iyi değil mi? laf olsun diye değil bir şeyler ortaya çıktığı için bir ilişkide olmak doğru değil mi?

bizde adam tenis oynuyor, karşısındaki futbol...

tekrar söylüyorum, herkes oynayabilir
ama çok azı gerçekten kazanır.



sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder