Aksi gibi baka baka kendi eylemlerimizden taviz verdiğimiz kadınlar cinsinden bahsediyorum.
Yani kısaca; kadınlardan bahsediyorum.
Her ne kadar Milletimiz erkeklerini kadınlara olan hal ve tavırları ile ilgili doğru bulmasam da, kadınların yükü altında ne kadar ezildikleri gerçiğine de parmak basmadan geçemeyeceğim. Hoş, kadınların bakımlarını üstlenmek bence yine kadınlara karşı yapılacak kaba davranışlardan bir tanesi.
Bir kadının da hayatını bunun üzerine kurması yine o derece kötü...
----

Belirli bir dozajda kabul görebilir gibi gelse de doğa cinslere görevlerini bu şekilde dağıtmış. Kadın yuva yapıcı, erkek avcı. Eşcinsel evliliklerde böyle bir dağılım kendinden oluyor mu bilmiyorum; herhalde bu grubu yuva yapan avcılar olarak değerlendirmek çok yanlış olmayacaktır.
-----
Erkek dediğin adam çalışır.
Sabah uyanmaya çalışır. Trafikten kurtulmaya çalışır. İşine gider tüm gün çalışır. Akşam ev alışverişinde çalışır. Sonra spor salonunda çalışır. Gelir evinde çalışır. Karısı gelir yatakta çalışır. Karısını getirmeye çalışır. Orada burada derken uykusunda bile çalışır.
Bu kadar ırgat muamelesi yapılan biz erkekler biraz olsun daha heyecanlı muameleler hak etmiyor muyuz sevgili okuyucularım? Neyse konumuzdan sapmayalım.

İlk başlarda masum yemekler ve gece eğlenceleri ve benzeri aktiviteler ile başlayan kadın erkek ilişkisinin ekonomisi masum ve altından kalkılabilir gelse de, bu durumun yıkıcı bir depremin öncül dalgaları olduğunu anlamak her babayiğidin harcı değildir.
İşin içine yüzüğün girmesi ve rengin değişmesi bire bir aynı zamana denk gelir.
Nişan ve düğün kısmı evlilik ortaklığının yatırım, sermaye kısmıdır. Evlilik boyunca yapılacak olan harcamaların en büyükleri bu dönemde yapılır. Düğünü, nişanı, evi, arabası , takısı derken milyonlarca liralara varan masrafları akan gözyaşları ile ödemek malesef mümkün değildir.
Yatırım kısmı yine de işin önemli kısmı diye düşünülüp mutluluğa odaklanmak doğru olsa da işletme semayesi unutulmamalıdır. Evin kirası/taksitleri, aidatlar; evin giderleri, karının(karı koca daki karı) giderleri; saçı, başı, manikürü, pedikürü; tatil masrafları; sağlık masrafları; varsa çocukların bakımı derken bir çok kadının elini cebine bile atmadığını duyup görmüşüzdür.
Ortalama sosyetik bir kadının aylık kuaför masrafının ülkemizdeki fakirlik sınırının en az yirmi katı olduğunu düşünecek olursak bu yatırımın altından kalkıp kalkılmayacağının fizibilitesinin ciddi bir şekilde yapılması gereklidir.
----
Malesef işin içine para girdi mi tüm bu hesaplar da kendini gösteriyor.
Ne olursa olsun tüm bunları olduğu gibi kabul eden kadın zaten bence doğru kadın değildir kanımca.
Toplumun her yerinde eşitlik ve etkenlik arayan ve isteyen kadın, beraberlik müessesinde de üzerine düşeni yapıp kendini göz göre göre erkeğine teslim etmemelidir.
Koşulsuz, sualsiz erkeğin krallığını kabul edip tahta oturmamalıdır. Nihayetinde o koltukta sonsuz dek oturamayabileceği gibi saraydın içindeki gizli bir haremden bihaber bile olabilir.

Yuva yapan avcılar bu konuda nasıl bir iş bölümü yapıyorlar bilemem ama bir hafta bir tarafın, sonraki hafta diğer tarafın masrafları üstlenmesi kulağa mantıklı geliyor.
-----
Ne olursa olsun erkek çalışır sevgili Yakocanlar.
Erkeğin çalışması kadına üstünlük taslması için bir vesile olmamalıdır ancak.
Kadın bunu kabul etmemelidir. Etmek zorunda kalmamalıdır fakat her daim en iyi muameleyi göstermelidir.
Nasıl gelen öyle gidiyor, bir yazı ile birşeyler değişmeyecek ve insanlar aydınlanmayacağına göre :)
Biz yine de her zaman imkanlarımız dahilinde sizlere en iyi hayatı vermeye çalışacağız sevgili kadınlar.
Biz çalışıyoruz :)
Sevgiler saygılar
yakonuz
yakolugunler@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder